Botox: Ne biliyoruz ?
Botox’un ilk kullanıldığı alan göz hastalıkları olmasına rağmen, Botox enjeksiyonları göz doktorları tarafından yıllarca estetik amaçlarla kullanılmamıştır. Günümüzde bu değişmekte ve artan kullanım endikasyonlarıyla birlikte Botox uygulayan göz doktorlarının sayısı da giderek artmaktadır.
O halde Botox’un tarihçesine ve kullanım alanlarına bir yolculuğa ne dersiniz ?
1895’de Belçika’da kitlesel Botulinum toxin zehirlemesinin ardından, Belçika’lı Emile Pierre van Ermengem işlenmiş domuz etinden Clostridium botulinum’u (botulinum nörotoksinini salgılayan Gram pozitif, anaerob, spor oluşturan, hareketli bir basil) izole etti. Clostridium botulinum toksini saf bir zehirdir. İnsan ve hayvanlarda felçlere ve ölümlere neden olmaktadır. A’dan G’ye kladar 8 tiptir. Klinik pratikte A ve B tipleri kullanılır.
Botulinum adı, o zamanki Latince’de sosis anlamında kullanılan botulus kelimesinden gelmektedir. 18 ve 19. yüzyılın Almanya’sında sosis zehirlenmeleri yaygın olarak görülmekteydi ve büyük olasılıkla botulizm zehirlenmesine bağlıydı.
Botulinum toksini ilk kez 1970’lerde San Francisco’da Alan B. Scott tarafından, FDA izniyle gözdeki şaşılığı düzeltmek için kullanılmıştır. Aşırı çalışan kasa botuninum toksin enjeksiyonu yapıldığında, kasın geçici olarak zayıfladığı ya da felç olduğu görülmüştür. Bu zayıflık sinir-kas birleşkesinde asetil kolin salınımı engellendiği içindir. Sinir uçları 120 gün içinde rejerene olur (kendini yeniler) bu nedenle kalıcı etki için botox tekrarlanır.
1987’de Allergan, göz alanında odaklanmış bir küçük firmayken ürün haklarını satın almış, böylece Botox oftalmolojinin alanına girmiştir. İlk kullanım alanları gözdeki kayma (şaşılık) ve gözkapaklarının aşırı kasılmasıdır (blefarospazm). 1989’da bu iki kullanım için FDA onayı alınmıştır. Daha sonra Dysport, Xeomin ve Neurobloc da C. Botulinum toksiniyle değişik endikasyonlar için geliştirilmiştir. Kozmetik alanda Botox kullanımı ilk kez 1992’de Alastair Carrutrhers ve Jean Carruthers tarafından yayınlanan bir çalışmada bildirilmiştir.
İlk zamananlarda Botox’un kullanımı daha çok deneme yanılma yoluyla oluyordu. Çünkü doktorlar nereye ve hangi dozda kullanmaları gerektiğini bilmiyorlardı. Zaman içinde Botulinum toksini nöroloji ve fizik tedavi alanlarında spazm olan kasların gevşetilmesinde, migren tedavisinde, koltukaltı/avuç içleri, hatta baştaki aşırı terlemenin engellenmesinde, idrar kaçırmada, aşırı diş sıkma, gülerken dişeti gösterme, burun ucu kaldırma, dekolte kırışıklıklarını azaltma gibi çok geniş endikasyonlar için kullanıma girmiştir. Kaş çatmaya bağlı kasılmalar için 2002’de, göz çevresindeki kırışıklıklar için ise 2013’de FDA onayı alınmıştır. Botox kullanım alanlarının çoğu için FDA onayı yoktur. Tedaviler doktorun kendi değerlendirmesine göre (off label, endikasyon dışı) yapılır.
Günümüzde botox enjeksiyonları non-invaziv (girişimsel olmayan) yöntemler arasında yerini almıştır ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüzde aşırı çalışan ve bu nedenle kırışıklara, asimetriye ve sarkmalara neden olan kasların rahatlatılması, yaşlanma belirtilerinin azaltılması ve böylece genç bir görünüm elde edilmesi için Botox ilk seçenektir. Botox enjeksiyonu kozmetik non-invaziv cerrahide alındaki kırışıklıklar, kazayakları (göz çevresindeki kırışıklıklar), kaş çatmaya bağlı 11 çizgileri, ağız üzerindeki sigara (barkod) çizgileri, dudak köşelerininin aşağı doğru dönmesi (yüze üzgün bir ifade verir), yaşa bağlı burun ucu sarkması, çenedeki portakal kabuğu görünümü, boyundaki kasların aşırı kasılması sonucu çene altındaki sarkmalar, gülüş bozukluğu, burun üzerindeki yatay kırışıklıklar gibi çok çeşitli durumlarda kullanılabilmektedir.