Uçuk ve Zona virüsleri gözü etkiliyor
Uçuk ve zona virüsleri halk arasında bilinmekle birlikte, genel olarak, Herpesvirüsler adını alırlar. Toplumun büyük bir çoğunluğunda, bunlar nezle- grip gibi, kişinin haberi bile olmadan geçirilen viral enfeksiyonlardır ve kişinin belirli vücut bölgelerindeki sinir yollarına yerleşerek vücut direncinin düşük olduğu zamanlarda aktive olur, çoğalmaya başlarlar. Bazı kez ilk geçirilen enfeksiyonda su çiçeğine benzer döküntüler oluşabilir. Bunlar önce sivilce tarzında, sonra üzeri iltihabi görünüm alan ve daha da sonra kabuklanarak iyileşen küçük lezyonlardır.
Bu durumdaki bir hastalığın tanınması kolaydır. Fakat herhangi bir yara olmadan da bu enfeksiyon geçirilebilmektedir . Kişinin yaşadığı bazı stresli durumlar, kaza, yorgunluk, grip, yaşlılık , hatta AIDS gibi vucut direncini düşüren hastalıklarda, virüsler çoğalarak hastalık yapmaya başlarlar. Gözde belirti veren virüsler; kırmızılık, ağrı, yaşarma, saydam tabakada yara, göz kaslarında iltihabi durumlar, ve hatta göz içi iltihabı (Üveit) yapabilirler. Genellikle tek taraflı olan bu hastalık, bazı kez son derece tanıyı zorlaştırıcı değişik tablolarla görülebilir. Hastalığın en önemli özelliği, tekrarlayıcı olmasıdır. Bu açıdan görme kaybı olmaması için ya da en az zararla kurtulabilme açısından, hastanın çok yakından izlenmesi önemlidir.
Günümüzde antiviral ilaçlar mevcuttur ve yeni jenerasyonlar da geliştirilmektedir. Antiviral ilaçlar, damla ve pomadlarla gözde kalıcı bir bulanıklık oluşması önlenebilir. Ağızdan alınan kortizonlu ilaçların bu tedavide yeri yok denecek kadar azdır, hatta tehlikeli olabilirler . Hatta kortizonlu ilaçlar tek başına kullanıldıkları zaman, hastalığı tetikleyebilirler!!! Bu nedenle çok deneyimli bir uzmanın izlemesi şarttır. Bu arada üzerine eklenebilecek diğer göz hastalıklarının da tedavisi ihmal edilmemeli ve hasta çok yakından izlenmelidir. Örneğin göz tansiyonu viral üveitlerde neredeyse tipiktir, ayrıca kullanılan kortizonlu damlalarla da tetiklenebilir.
Tanı koymada kanda bağışıklık sisteminin oluşturduğu antikorların saptanması denenebilir. Fakat bütün hastalarda bu (+) olmayabilir. Ayrıca toplumun çoğu zaten bu hastalıkları geçirmiştir. Görmeyi tehdit edebilecek ve tedaviye dirençli durumlarda göz içi sıvısından PCR bakılabilir, fakat bu da nadiren gerekir.
Herpes gözün saydam tabakasını da tutabilir (keratouveit). Saydam tabakada (kornea) leke kalırsa ve görmeyi ileri derecede bozarsa, kornea nakli gerekebilir (keratoplasti). Fakat nakledilen kornea tabakasında da herpes tekrarlayabileceği için bu durum bir çözüm olmayabilir.
Özellikle Zona, yerleştiği bölge nedeniyle göz kaslarını ve sinirlerini de etkileyebilir, hastada çok şiddetli ağrılara neden olabilir. Bu durumlarda bir nörologdan yardım almak gereklidir. Nüksler önlenemese de, hastanın çok yakın takibi, bilinçlendirilmesi ve ilaçların düzenli kullanılmasıyla nüks araları uzar, hastalık daha hafif geçer. Bu klinik çalışmalarla da gösterilmiştir. İyi bir hasta-hekim işbirliği en önemlisidir, çünkü her hastada ilaca verilen cevap ve hastalığın ağırlığı farklı olur.