LASIK gözünüze uygun mu ?
Excimer lazer 1976’da IBM tarafından bilgisayar mikroçiplerinin oyulması için gerçekleştirildi. 1983’te korneanın (saydam tabaka) şekillendirilmesi için ideal olduğu anlaşıldı.
Refraktif lazerlerin etkinliği ve hassaslığı sayesinde çevre dokulara zarar vermeksizin çok sınırlı bir doku parçası çıkartılabilmektedir.
Oftalmolojide ilk kez 1988’de Avrupa'da kullanılan refraktif lazerler, gözün korneasını şekillendirerek refraktif kusurların düzeltilmesinde kullanılmaktadırlar. 1970’lerden beri yapılmakta olan refraktif cerrahi işlemleri miyopi (uzağı görme bozukluğu), hipermetropi (yakını görme bozukluğu) ve astigmatizmaya bağlı görme kaybını düzeltmektedir. Refraktıf cerrahi için lazerin bulunuşuyla gözler için yeni bir çağ açıldı.
Excimer Lazer işleminin korneada bir kapak (Lamellar keratoplasti veya LK) ile kombine edilmesiyle miyopi ve astigmatizmanın düzeltilmesinde mükemmel bir teknik ortaya çıkmış oldu.
Her iki işlemin birleştirimesi, LASİK (Lazer Assisted In-situ Keratomileusis) adını almaktadır ve LK’nın hızlı iyileşme özelliği ile refraktif lazerlerin güvenilirliğini birleştirmektedir.
Lazer ışını nedir?
Güneşten ya da bir ampulden gelen ışık, tüm yönlere yayılan ve dağılan bir ışık şeklindedir. Bir gökkuşağı, beyaz ışığı oluşturacak olan kırmızıdan mora kadar görünen ışınların spektrumunu gösterir. Değişik renklerde ışınların değişik kulklanımları vardır. Örneğin beyaz ışık (tüm görünen renklerin spektrumunun karışımından oluşan bir ışık enerjisi) dünyamızı aydınlatır ve görmemizi sağlar; kızılötesi ışık (ısı) bizi ısıtır ve ultraviole ışığı bitkilerin büyümesini sağlar.
Lazer ışığı x-ışınları, kozmik ışınlar ve gamma ışınları gibi radyasyon değildir. Tüm ışık ışınlarının aynı yönde gittiği tek bir dalga boyundaki ışıktan oluşmuştur. Işığın kendisi emniyetlidir ve özel aynalar ve merceklerle yüksek oranda bir yoğunluk sağlanmamışsa medikal tedavide etkinliği yoktur.
“ Koherent Lazer ışığı"
Lazer ışığında tüm ışınlar aynı renkte yani dalga boyundadırlar ve birlikte yol alırlar.
Excimer lazer o kadar kesin etkilidir ki hedeflenen alanın dışındaki komşu hücreler etkilenmezler. Işının her atımı yalnızca bir mikronun dörtte biri kadar dokuyu ortadan kaldırır.
Excimer Lazer
Bir excimer lazer bir ampul gibi fakat daha sofistike ve hassas şekilde ışık oluşturan bir aygıt içerir. Özel bir gaz içeren (Argon florür) bir tübün içinden elektrik akımı geçirildiğinde ultraviolet (UV) ışık enerjisi oluşur. Yönü, odak noktası, şiddeti ve ışığın tüpten çıkışı tümüyle cerrah ve bilgisayar tarafından kontrol edilmektedir.
Işık oluştuktan sonra tüm ışık ışınlarının aynı yönde yol almasına yol açan bir aynalar sisteminden geçer. Bu koheran ışık serbestleştiğinde, enerjiyi ince bir noktada yoğunlaştıran bir mercekler sistemninden geçer.
Işık lazerden çıktığında daha zayıftır ve konsantre değildir. Odak noktasına yaklaştıkça enerji yoğunlaşır ve ışık güç kazanır.
Lazer ışığı trüm ışınların birleştiği odak noktasında en yüksek gücüne ulaşır. Işık odak noktasını geçtiğinde, ışının gücü hızla azalır.
Bir çocuk fen projesinde nasıl güneş ışınlarını büyüteç aracılığıyla odaklayıp ateş yakabiliyorsa, bir lazerin içindeki çeşitli mercekler de enerjiyi son derece küçük bir noktaya odaklayıp yoğunlaştırabilirler. Yine de excimer lazerin onu refraktif cerrahide kullanılmaya elverişli yapan özelliği, diğer lazerlerin aksine ısı oluşturmamasıdır.
Lasik için uygun aday mısınız ?
LASİK cerrahisi ya da refraktif cerrahi düşünüyorsunuz.
Ama acaba gözünüz uygun mu?
Ya da sonucu etkileyecek başka hastalıklarınız var mı?
İsterseniz aşağıdaki listeye bir göz atın:
• 18 yaşın altındaysanız
• Son 6 ayda kontakt lens ya da gözlük numaranız değiştiyse (Gebelik ve emzirme , numaranızda geçici değişiklik yapabilir.)
• Mesleğinize engel oluyorsa (bazı işverenler ve profesyonel kuruluşlar LASIK cerrahini kabul etmez. Orduda özellikle dalgıçlık ve pilotluk gibi görevlerde özellikle tedbirli yaklaşılmaktadır.)
• Kronik bağışıklık sistemi hastalığınız varsa (lupus, romatizmal eklem hastalığı), kontrolsüz diabet ya da yara iyileşmesini zorlaştıran her hangi bir hastalık.
• Görmeyi etkileyen ve yara iyileşmesini yavaşlatan bir ilaç alıyorsanız . Örneğin retinoik asit (Renova ve diğer piyasa isimleri), İmmün sistemi baskılayan kortizon ve diğer ilaçlar.
• Göz yaralanmalarının sık olabildiği sporları yapıyorsanız (Boks, güreş)
• Uveit ya da iridosiklit gibi bir göz enflamasyonunuz (yangı) varsa
• Herpes simpleks ya da herpes zoster (zona) enfeksiyonunuz varsa.
• Glokom ya da göz içi basıncını değiştiren herhangi bir hastalığınız varsa.
• Kornea kalınlığınız alışılanın altındaysa ya da kornea merkezinizin ortası dışarıya doğru kubbeleşen bir hastalığınız varsa (keratokonus).
• Korneanız travma veya daha önce geçirilmiş göz ameliyatı nedeniyle şekil bozukluğuna uğradıysa.
• Gözbebekleriniz aşırı büyükse.
• Şiddetli kuru göz varsa.
Eğer bu durumlardan biri sizde varsa, cerrahiyi doktorunuzla yeniden değerlendirmekte yarar var.
Diabet ve LASIK: Tedbirli yaklaşın
Lori Baker Shena, editör, Cornea, 2002;21:246–248.
Diabetli bir hasta LASIK istediğinde, kırmızı bayrak mı kalkmalıdır? Son araştırmalara göre, sarı bayrak daha uygun olabilir.
Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesinden Rick Fraunfelder ve Larry F Rich, LASIK ile tedavi edilen diabetik hastalarda, yüksek komplikasyon oranı bildirmişlerdir. Buna rağmen, özenle seçilen olgularda, LASIK uygulamasının yapılabileceği sonucuna varmışlardır.
Çalışmanın nedeni, bazı LASIK hastalarında iyileşmenin uzun sürmesiydi. Prof. Fraunfelder, Diabetik olan ve olmayan LASIK hastalarının altı aylık izleme sonuçlarını karşılaştırdıklarında, diabetik hastalarda %49 oranında komplikasyon varken, diğer gözlerde bu oranın %6.9 olduğunu gördüler. Diabetik hastalarda, kornea komplikasyonları oluşmaktaydı.
Yine de altı aylık takip sonucunda, diabet olan ve olmayan hastalar arasında görme keskinlikleri ve astigmatizm dereceleri arasında önemli bir fark kalmıyordu. Diabetik hastalar, sık gözyaşı damlaları gibi yardımcı tedbirlerle birkaç hafta ya da birkaç ay içinde iyileşmekteydiler. Bu nedenle, durumun diabetli hastalara iyice anlatılması önemlidir.
Diabetik hastaların ön muayenesi: Diabetik hastalardaki retina problemleri iyi bilinmektedir. Fakat bir çok klinisyen, diabetik hastalarda %50-75 oranında kornea problemi olduğunun farkında değildir. Bu problemler, LASIK öncesinde de vardır. Bu yüzden, ayrıntılı bir muayene çok büyük önem taşır.
Korneadaki bu değişiklikler, yani noktasal kornea bozukluğu, tekrarlayan erozyonlar (yüzeyel sıyrıklar), kornea (gözün ön bölümündeki saydam tabaka) yeni-damarlanması, nörotrofik (duyarlık kaybına bağlı) ülserler hiçbir belirti vermeyebilir. Bu da ayrı bir tehlikedir.
Texas Üniversitesinden Mc Culley ise, birkaç kırmızı bayraktan bahsediyor: “Önce şeker kontrol altında olmalı. Sonra, hastada diabete bağlı herhangi bir göz komplikasyonu olmamalı. Sağlıksız göz yüzeyi, katarakt, herhangi bir şekilde retinopati, retina damarlarında hasar veya yeni-damar oluşumu gibi. Bunlar varsa, hasta benim için LASIK adayı değildir.”
Kontrollü diabet hastalarında LASIK yapan bir diğer doktor, S. Durrie (Kansas), bu hastalarda son derece detaylı bir göz taraması gerektiğini söylüyor. “ Ayrıntılı retina muayenesi, biomikroskop ile göz yüzeyinin ayrıntılı muayenesi, gözyaşı ve göz yüzeyine ait testler gibi… LASIK olan diabetli hastalarda, yüksek komplikasyon oranlarıyla karşılaşıyoruz. Eğer bu ön muayeneler dikkatle yapılırsa, komplikasyon oranları düşürülebilir.”
Ülkemizde, diabet oranları dünya ortalamasının üzerinde ve genç nüfus oldukça yoğun. Bu nedenle, bu hastaların LASIK adayı olma taleplerini dikkate alırsak, bu bilgileri paylaşmanın önemi de ortadadır.