Ne sıklıkta göz muayenesi olmalıyım ?
Periodik göz muayenesi gerekli mi ?
Göz muayenesi ve göz hastalıklarını gözlük muayenesi olarak anlamamak gereklidir. Rutin bir göz muayenesinde, görme derecesi, kapaklar, göz hareketleri, görme siniri, gözün retina tabakası, göz damarları, göz tansiyonu, katarakt, gözün ışığa reaksiyonu sistematik bir şekilde incelenir. Muayene kısa da sürse, günümüz teknolojisi ve doktorun bilgi birikimi tüm bu ayrıntıların incelenmesi için yeterlidir. Hastanın bu konuda bilinçlenmesi çok önemlidir, çünkü kırma kusurları (miyopi, hipermetropi, astigmatizma) toplumun hemen tümünde bulunmakla birlikte, göz hastalıklarının çok büyük bir kısmı yazık ki hiç bir belirti vermez. Hasta az görme yakınmasıyla göz doktoruna geldiğinde görme artık geri döndürülemeyecek noktada olabilir.
Bu nedenle hiç bir yakınması olmayan ve tümüyle iyi gören bir kişinin 6 ay- 1 yıl aralarla göz muayenesi olması önerilir. Özellikle de 30-40 yaş sonrası, hipertansiyon, diabet, ailede göz tansiyonu, kalıtsal hastalıklar ve endokrin hastalıklar olanlarda !!
Çocuklar, dışarıdan anne, baba, çocuk doktorunun görebileceği farklılıklar varsa, zaten göz muayenesine getirilirler. Bunun dışında anne babanın fark edemeyeceği göz bozukluklarının başında gelen göz kusurları (kırma kusurları) ancak göz muayenesi ile ortaya çıkar ve zamanında fark edilmezse 6 yaşından sonra tedavisi son derece zor olan görme tembelliğine (ambliyopi) yol açar. Ayrıca bazı kalıtsal göz hastalıkları hafif bir katarakt, retina ve görme siniri gelişiminde eksiklik gibi dışarıdan anlaşılamayacak bulgulara yol açabilirler. Bu nedenle 1-1,5 yaslar arasında çocukların hiç bir şikayet olmasa da muayenesi şarttır.
Büyüklerde ise şeker hastalığı, göz tansiyonu, retina kanamaları, damar tıkanıklığı ya da yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta), uveitler, hatta başlangıç kataraktlar, herhangi bir görme kaybı, ağrı ya da dıştan görülebilecek bir belirti olmaksızın ilerlerler. Hasta göz muayenesine geç kaldığında görme kaybı iyileşmeyebilir.
Ayrıca görme sinir liflerinin beyinle olan ilişkileri nedeniyle, beyin tümörleri, beyin kanamaları ve felçler göz muayenesi ile ortaya çıkacaktır. Bu hastalıklarda oluşabilecek görme kaybı, retina hastalıkları ile karışabileceği için, uzman değerlendirmesi gerekir.
Damar sertliği ve tansiyon yüksekliğine bağlı değişiklikler de, göz dibi muayenesi ile derecelendirilirler. Böbrek nakilleri için de damarların durumu göz muayenesinden anlaşılır. Bu nedenle iç hastalıkları uzmanları, kadın-doğum uzmanları (gebelikte yüksek tansiyon, diabet, düşükler) ve nöroloji uzmanları (beyin tümörü, yalancı beyin tümörü, göz kası felçleri, görme siniri hastalıkları, göz migreni, MS, vb) sık sık göz ve göz dibi (retina, görme siniri) muayenesi için konsültasyon isterler.
Romatizmal hastalıklar (Lupus, romatoid artrit, kuru göz, romatizmal hastalıklarda kullanılan ilaçların yan etkileri), endokrinolojik hastalıklar (guatr, hipofiz tümörleri), hatta barsak hastalıklarının büyük bir kısmı göz bozukluğuna yol açabileceği gibi, Behçet hastalığı başta olmak üzere bir çok sistemik hastalığa kesin tanı koyulabilmesi için göz muayenesine ihtiyaç vardır.